top of page
Ara

Kahvenin yıllar süren öyküsü

  • Recepcan Öğüt
  • 14 Ara 2016
  • 2 dakikada okunur

Efsaneye göre Etiyopya’nın dağlarında keçilerini güden Kaldi adındaki bir çoban, keçilerinin bir bitkinin meyvelerini yediğinde daha enerjik olduğunu, gece uyumadıklarını fark etti. Çoban, bitkiyi bir manastıra götürdü ve kahvenin hikâyesi böyle başladı.

İşte o bitki, Kökboyasıgiller familyasının Coffea adındaki tropik ağaç türüydü. Ağacın meyvelerinin çekirdekleri insanlarda uyarıcı bir etki yapıyor, insanları daha uzun süre uyanık tutuyordu. Coffea; çiçekleri beyaz ve hoş kokulu, kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde iki çekirdek bulunuyordu. Dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve bunu 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür.

Bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24°C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği yerlerde yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca Coffea Arabica ve Coffea Robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır.

Keşfin ardından kahve Arabistan’da yetiştirilmeye başlandı. Bunu 15. yüzyılda Arabistan’ın Yemen bölgesi, 16. yüzyıla gelindiğinde ise İran, Mısır, Suriye ve Türkiye takip etti. Kahve insanların sadece evlerinde değil, Ortadoğu şehirlerinde ortaya çıkan, “kahvehane”lerde de yaygınlaştı. Kahvehaneler, insanların her türlü sosyal aktivite için sıklıkla toplandıkları yerler haline dönüştü ve popülerlikleri hızla arttı.

17. yüzyıla gelindiğinde, kahve Avrupa’yla tanıştı. 1615 yılında yeni içeceğin Venedik’e gelmesiyle birlikte, yerel din adamları kahveyi kınadılar.

Muhalifler ise aşırı temkinli davranarak kahveye “şeytanın acı buluşu” adını verdiler. Tartışma o kadar büyüdü ki Papa VIII. Clement’ten müdahale etmesi istendi. Ancak Papa bir karar vermeden önce içeceği kendisi tatmak istedi. Öyle tatmin edici buldu ki kahve Papa’nın onayını aldı.

Böyle tartışmalara rağmen, İngiltere, Avusturya, Fransa, Almanya ve Hollanda’nın büyük şehirlerinde, kahvehaneler hızla sosyal aktivite ve iletişim merkezi haline geldi.

Kahvehaneler hızla çoğalmaya başlasa da çay, o zamanlar Yeni Dünya’da en çok tercih edilen içecekti. Ta ki 1773 yılında Kral George tarafından çaya dayatılan ağır vergilere karşı başlatılan ayaklanmaya kadar…

Boston Çay Partisi olarak bilinen isyan, Amerikalıların içecek tercihini kahve olarak sonsuza kadar değiştirdi. Değerli bir ticari ürün haline gelen kahve Arabistan’ın tekelindeyken Hollandalılar 17. yüzyılın ikinci yarısında fidan elde etmeyi başardı.

Sadece 100 yıl içinde kahve, dünyanın en kârlı ihracat ürünlerinden biri oldu. Hatta kahve ekonomileri üstüne kurulmuş yeni uluslar oluştu.


 
 
 

Comments


Şimdi
Yazılar
Arşiv
Blog Arayın
Bizi Takip Edin
  • Facebook - White Circle
  • Twitter - White Circle
  • Instagram - White Circle
bottom of page